• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
 İŞ ve SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRİ
Muammer ÇİÇEK
0256 213 13 30
0542 278 15 75
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam9
Toplam Ziyaret45759
Üyelik Girişi
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.267435.4087
Euro36.331336.4768
Hava Durumu
Site Haritası

Sosyal Güvenliğin Gelişimi (III) 09.02.2018

SOSYAL GÜVENLİĞİN GELİŞİMİ (III)

 Değerli okurlar;

 Sosyal Güvenliğin,  Cumhuriyet döneminin 1980-1999 dönemine bir göz atacak olursak;

 24 Ocak 1980 tarihinde alınan “ekonomik tedbirler” ülke işgücünü oluşturan kesimlerin tümünün gayri safi milli hasıladan aldıkları payı düşürmüş  ve dolayısıyla sosyal güvenlik kesintileri de azalmıştır. Bu gerilemeye ek olarak, sistemde biriken fonlar, yıllardan beri ülkeyi yönetenlerce hemen hemen sıfır faizle sosyal güvenlik amacının tamamen dışında kullanılmıştır.

 Ülkedeki ekonomik sistemin giderek makro plan ve programların dışına taşınması, ekonomik hayattaki birçok denetimin kaldırılması, ekonomik faaliyetlerin yer altına inmesine sebep olmuştur. “Kayıt dışı ekonomi” olarak adlandırılan sektörlerce gerçekleştirilen faaliyetler günümüzde ülkemizdeki toplam ekonomik faaliyetin yüzde 50’sini aşar duruma gelmiştir. Çalışanların tüm sosyal güvencelerini yok sayan bu ekonomik yapılanma, verginin ve sosyal sigorta primlerinin de alınamaması yüzünden Devleti giderek derinleşen bir çıkmaza sürüklemiş, siyasi iktidarların sorumsuz yönetim anlayışı sonucunda bu gün içinde bulunduğumuz iç ve dış borç sarmalının oluşmasına büyük katkıda bulunmuştur.

 1980’lerden sonra ülkemizi daha çok etkilemeye başlayan “küreselleşme” rekabeti arttırmış, ekonominin uluslar arası niteliği ve uluslar arası kurumlar güç kazanmıştır. Ulusal ekonominin krize girmesi sosyal güvenlik harcamalarının azaltılmasını gündeme getirmiştir. Bu arada “ sosyal devlet” anlayışı da sorgulanmaya ve zayıflamaya başlamış, “neo-liberalizm” yükselişe geçmiştir. Devletin sosyal güvenlik alanındaki sorumluluğunun bireye devredilmesi, sosyal güvenliğin özelleştirilmesi gibi fikirler dillendirilmeye başlanmıştır.

 1990’lı yıllara gelindiğinde Devlet, SSK ve Bağ-Kur’un her yıl daha da büyüyen açıklarını kapatmak zorunda kalınca, çözüm için yeniden ILO’ya başvurulmuştur.

 Aslında Devlet bugün, sadece geçmişte aldıklarını iade etmekten başka bir şey yapmamaktadır.

 1999-2003 Dönemi; 1999’da 4447 sayılı Kanun ile sosyal güvenlik düzenine neşter atılmış, köklü değişiklikler yapılmıştır.

 AB’ne uyum sağlama çabalarının sonucu olarak, Türk sosyal güvenlik sisteminde bulunmayan İşsizlik Sigortası 1999’da 4447 sayılı Kanunla kurulmuş, Haziran 2000’den itibaren prim kesintisi başlamış ve Mart 2002 itibariyle prim şartını tamamlayanlara işsizlik ödeneği verilebilmesi mümkün hale gelmiştir.

 Küreselleşme sürecinde emeklilik ve sağlık fonlarının çok önemli olduğu, bunlardan birisinin göstergesi de OECD’nin Mart 1998’de Türk Hükümetine yaptığı teklifte gizlidir: Sosyal Güvenlik Sisteminin tüm varlıkları nakde dönüştürülerek İMKB’ye aktarılmalı ve oluşan portföyün yönetimi de 400 milyon karşılığında OECD’ye bırakılmalıdır. Aynı kurumun OECD-Economic Outlook 1998 isimli yıllık yayınında Türkiye için ayrılan bölümde de benzer önerilerle karşılaşmaktayız. Hatta bu yapılmayacak olursa ülkemizde finans krizinin kaçınılmaz hale geleceği uyarısına da yer verilmiştir.

 Kırk yıl önce Arjantin dünyanın 10. Büyük ekonomisi iken  sosyal güvenlikte Şili modeline sürüklenmiş (OECD ve Küresel sermaye tarafından)  ve sosyal güvenlik açıkları sayesinde bugün nüfusu Türkiye’nin yarısı, yüzölçümü Türkiye’nin 4 katı olan Arjantin açtır. Bunun sebebi; IMF programlarının Arjantin tarafından harfiyen uygulanmasıdır.

 Cumhuriyet Döneminin 2003 yılından sonraki  gelişmelerini de  haftaya bırakarak yazımıza ara verelim.

 Hoşça kalın, Sosyal Güvenlikle kalın……

Muammer Çiçek. 0542.278.15.75