SOSYAL GÜVENLİĞİN TANIMI Değerli okurlar; İlk köşe yazımda SOSYAL GÜVENLİK’in terim karşılığı ile Dünya’da ortaya çıkışı ve genel hatlarını vermeye çalıştım. Şu anki yazımı da SOSYAL GÜVENLİĞİN TANIMI ile NİTELİKLERİ’ne ayırmak istiyorum. Sosyal Güvenlik terim olarak yeni sayılmakla birlikte, insanlık tarihi kadar eski bir idealin yeni adından başka bir şey değildir. Düşünce olarak bu kadar eskilere dayanan sosyal güvenliğe gereken önemin verilmesi, ancak 20. yüzyılda görülmüştür. Dolayısıyla çağımıza da “sosyal güvenlik çağı” denmiştir. Fakat herkesin üzerinde anlaştığı ortak bir sosyal güvenlik tanımına henüz ulaşılmış değildir. Bir tanıma göre, “ sosyal güvenlik, kişileri, gelirleri ne olursa olsun, toplum kendilerine özel bir önem bağladığı için “ sosyal” denilen, belilli sayıdaki tehlikeler karşısında güvence sağlama görevine sahip kurum veya kurumlar topluluğudur.” Bir başka tanıma göre” sosyal güvenlik, esas amacı, çalışma gücünü, beden ve ruh sağlığını devam ettirmek için etkili kaynaklarını sürekli veya geçici bir şekilde kaybedenlere kollektif veya cemiyet olarak yardım etmek suretiyle, onları gereksinimlerinin esaretinden kurtarmaya çalışan bir sistemdir.” Bunların dışında çok değişik tanım yapabilmek mümkündür. Bütün söylemlerin ışığında, sosyal güvenlik kavramını şöyle tanımlayabiliriz. Sosyal güvenlik, gelirleri ne olursa olsun, ülkede yaşayan herkesin toplum huzurunu ve refahını bozan sosyal tehlikelerin verdiği zararlardan, bir “insan hakkı” ve esas itibarıyla bir “Devlet görevi” olarak primli ve/veya primsiz rejimlerin kullanılması suretiyle kurtarılmasını amaçlayan bir sistemdir. Kısaca, sosyal güvenlik kişilerin sosyal tehlikelerin zararlarından kurtarılma güvencesidir, diyebiliriz. SOSYAL GÜVENLİĞİN NİTELİKLERİ Bir sistem oluşturması; İnsanları sosyal tehlikelerin zararlarından kurtarmayı amaçlayan çeşitli sosyal koruma tedbirlerinin, düzenli ve uyumlu bir bütün oluşturabilmesi için koordinasyona ve etkin uygulamayı sağlayacak bir örgütü gereksinim göstermesi, sosyal güvenliğin bir “sistem” olarak ele alınmasını zorunlu kılmıştır. Bu zorunluluğu ilk defa ifade eden ve sosyal güvenliğin yönetiminde birlik sağlamayı öneren, İngiliz sosyal güvenlik sisteminin kurulmasında önemli rolü bulunan Lord Beveridge olmuştur. Bütün toplumu kapsamaya yönelmesi; Sosyal güvenlik ülkede yaşayan herkesi kapsamalıdır. Vatandaş veya yabancı, varlıklı veya yoksul bütün bireyler için güvenlik ihtiyacı vardır. Anayasamız, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu belirtirken yabancı vatandaş ayrımı yapmamıştır. Bütün sosyal tehlikeleri konu alması; Sosyal güvenliği tanımlarken, bu kavramın tehlikenin kendisine karşı korunmayı değil, ortaya çıkaracağı zararların etkisinden bireyi kurtarmayı amaçladığı unutulmamalıdır. Milletlerarası Çalışma Örgütü (ILO)’nün, Türkiye’nin de onayladığı 1952 tarihli ve 102 sayılı “Sosyal Güvenliğin Asgari Standartları Sözleşmesi”nde uzun dönemli riskler, kısa dönemli riskler ve ailevi yükler olarak belirtilmiştir. Bunun yanında sosyal güvenlik sistemi bu riskler ve yükler ile sınırlı kalamaz. Deprem, savaş gibi toplumu yaygın olarak ilgilendiren sosyal tehlikeler de mevcuttur. Sosyal devletin bu tehlikeleri de görmezden gelmesi beklemenemez. Bir insan hakkı ve devlet görevi olması; Sosyal güvenlik çağımızda bir insan hakkı olarak nitelenmektedir. 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca kabul edilen”İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nin 22. maddesi nde ve hemen hemen tüm anayasalarda, sosyal güvenliğe insan haklarından birisi olarak yer verilmiştir. Primli ve/veya primsiz rejimlerle yürütülmesi; Sosyal güvenliğin kendine özgü çağdaş araçları bulunmakta ve bunları kullanmaktadır. Bu araçlar primli rejim, çalışmayla ilgili olduğu için çalışmayla ilgili rejim, sosyal sigortalar ile genel vergi gelirli ile finanse edildiği için primsiz rejim, yabancı veya vatandaş herkesi kapsama aldığı için evrensel sistem olarak da adlandırılan sosyal yardımlardır. Hoşça kalın, Sosyal Güvenlikle kalın…… Muammer Çiçek. 0542.278.15.75 |